(Ahmet,dedi ki bir hiç oldum ama herşey olamadım...Nietzsche kandırdı beni...
Dibe vurdum,ölemedim...İntihar bir sonuçtu,delilik bir sonuç...Toplum çürüyor...Çürüme diye bir kitabı yazıyorum yıllardır sanki dedi Ahmet.İçinde bulantılı bir bataklık,sinekler gibi ölüyoruz.İnsana yaraşır bir dünya yaratmaya çabalamıyorlar ki...İnsanı iyi olarak tanımladığım mutlu saf günlerim ne güzeldi.İnsan en tehlike hayvandan daha tehlikeli...Karamsar bulutlar geçiyor bir bahar gününün üzerinden.İnsanca bir merhaba demek,insanca bir dünyada yaşamak ne büyük özlem.Ana rahminden fırlayınca dünyaya çocuk belalı kötümser bir dünya basıyor kıçına tokadı...Yıllarca süren bir ağlama başlıyor.Sadece kadınların sıcaklığıyla eriyen bir keder bir kaygı...Aşk yaratmaktır...Bir hayvanın yaratmaktan filan anladığını sanmıyorum.Duyarlı ellerin okşadığı çocuklar olamıyoruz,acımasız yaşamların avcunda yaprak gibi titriyoruz...Paranın hayvanca iktidar mücadelelerinin içine atılıyoruz.Bu yolda konuşmak yok...Acılarımız açıldığı zaman bıçaklanan bir gövde.Kendi kabuklarının içine terkedilmiş kaygılarız belki de,saldırmaya hazır kaygılar...Hiç kimse birbirine yüreğini göstermiyor,saçmasapan hikayelerin,magazin programlarının içine düşüyoruz.Farklı bir kimlik geliştirmek isteyenler,farklı bir yaşam sürmek isteyenler,kimin eli kimin cebinde,kim kimin gözünü oyacak düzeninden en çok saldırıya uğrayan adam durumuna düşüyor...Akan karanlığa bir yerlerden direnmeye çalışıyorum.Diye düşündü Ahmet...İnsana kültür işlenmezse,ekonomik durumu düzeltilmezse ,ruhu okşanmaz güvensizlik içinde yaşarsa psikiyatristler çok kazanır,intiharlar artık haber olmayacak düzeye gelir...Değiştiremeyeceğim şeylerle uğraşmıyorum,gücüm yetebildiği kadarına uzanıyorum vs vs diye düşündü Ahmet...)
"çağatay tanrıkulu"
Dibe vurdum,ölemedim...İntihar bir sonuçtu,delilik bir sonuç...Toplum çürüyor...Çürüme diye bir kitabı yazıyorum yıllardır sanki dedi Ahmet.İçinde bulantılı bir bataklık,sinekler gibi ölüyoruz.İnsana yaraşır bir dünya yaratmaya çabalamıyorlar ki...İnsanı iyi olarak tanımladığım mutlu saf günlerim ne güzeldi.İnsan en tehlike hayvandan daha tehlikeli...Karamsar bulutlar geçiyor bir bahar gününün üzerinden.İnsanca bir merhaba demek,insanca bir dünyada yaşamak ne büyük özlem.Ana rahminden fırlayınca dünyaya çocuk belalı kötümser bir dünya basıyor kıçına tokadı...Yıllarca süren bir ağlama başlıyor.Sadece kadınların sıcaklığıyla eriyen bir keder bir kaygı...Aşk yaratmaktır...Bir hayvanın yaratmaktan filan anladığını sanmıyorum.Duyarlı ellerin okşadığı çocuklar olamıyoruz,acımasız yaşamların avcunda yaprak gibi titriyoruz...Paranın hayvanca iktidar mücadelelerinin içine atılıyoruz.Bu yolda konuşmak yok...Acılarımız açıldığı zaman bıçaklanan bir gövde.Kendi kabuklarının içine terkedilmiş kaygılarız belki de,saldırmaya hazır kaygılar...Hiç kimse birbirine yüreğini göstermiyor,saçmasapan hikayelerin,magazin programlarının içine düşüyoruz.Farklı bir kimlik geliştirmek isteyenler,farklı bir yaşam sürmek isteyenler,kimin eli kimin cebinde,kim kimin gözünü oyacak düzeninden en çok saldırıya uğrayan adam durumuna düşüyor...Akan karanlığa bir yerlerden direnmeye çalışıyorum.Diye düşündü Ahmet...İnsana kültür işlenmezse,ekonomik durumu düzeltilmezse ,ruhu okşanmaz güvensizlik içinde yaşarsa psikiyatristler çok kazanır,intiharlar artık haber olmayacak düzeye gelir...Değiştiremeyeceğim şeylerle uğraşmıyorum,gücüm yetebildiği kadarına uzanıyorum vs vs diye düşündü Ahmet...)
"çağatay tanrıkulu"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder