Telaşlı kuşlar geçiyor üzerimden...Romanların içindeki sokakları geziyorum...Bir romanın içindeki kadınla sevişiyorum,Balzac'ın Vadideki Zambak'ını beceriyorum mesela...Bukowski'yle iki kadeh atıyorum...Jack London'la serserilik yapıp Dostoyevski'yle derin, bulantılı, bir melankoliye giriyorum... Romanlara dalıp bir roman kahramanı oluyorum...
Penceremde güneş pis bir sinek gibi uçuyor,geçiyor günler,günleri geçiyorum,günler bana,ben günlere geçiriyorum...Usturanın içindeki jilet gibi parlıyor,içimde hiçliğim...İşte Böyle Çıldırdı ZERDÜŞT!!!Efendim saçmayı aşamaz hiç bir aşk o yüzden çok komiktir en duygusal anlar bile...En büyük aşık kadınının rüzgarına kendini bırakmış çılgın bir kuştüyüdür...Kadınının rüzgarıyla sallanır durur...Aşk ön sevişmedir...Sevişmenin kendisinden bile güzeldir...İçindeki sıkıntının bir kelebeğe dönüşmesidir aşk...Aşk kelebek gibi uçmaktır efendim...Kelebek gibi beynin yere çarpıp parçalanması...
Kelebeklere torpil bağlayıp patlatıyordu kız çocukları,minik yaramazlar...Annesi söylememiş sevinçlerin büyütüleceğini,onların kırılmaması gerektiğini...
Şimdi eve gitmeliyim romanların içindeki sokaklara,görüşmek üzere...
"ÇAĞATAY TANRIKULU"
31 Aralık 2007 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder