28 Şubat 2008 Perşembe

...


fırtına yaklaşıyor ağları topla artık...
çektikçe geliyor, sanki bir okyanus gibi hüzün ve altımızda çelişkiler akıntısı.
alabora olmak bir seçenek karaya oturmakta, yokolmakta.
rastgele! dedin, ardına bakmadan çıktın sefere. içini çekme artık bir kere rastgeldin kedere.

25 Şubat 2008 Pazartesi

kısa böcek tarihi

unuttuğum her ne varsa şimdi önümdeki yaslı bardağın içinde geziniyor sarhoş adımlarla. bellek, hatırlatmak için yarını karalıyor dünü ama işte manasızlık olup çıkıyor sonunda bu, çünkü tarihim elleri ceplerinde yürümekte; bir şeyden sakınır gibi.
sabahın ayazında ellerimi karla yıkadım ve sinekler gibi ovuşturdum, sonrada bunları yazdım tarihin önceden karalanmış sayfasına: "gregor samsa, yatağımda uzanmış ihtiyar bir amca! kim bilir gölgemdir belki kendim sanmadığım..."

18 Şubat 2008 Pazartesi

Mahşerin Kuşları


I

Geldin
Ardında kan kırmızı kuşları mahşerin
Senden önce kokusu geldi dağ çiçeklerinin
Gelişine ölümü kurban etti bu şehir
Gelişine hayatlar kesti ve masum bakireler
Hüznün için ağıtlar yakıldı
Ve şenlikler verildi gülüşün için
Yağmura üfledi biri ansızın fırtınaya
Biri şaşkınlıkla Sûra
Ruhların sonsuza kürek çektiği susuşunda
Seni ışıktan bebekler karşıladı
Ve hayretler içinde ve büyüler içinde
Sana doğru sürünen tanrılar gördü bu şehir

ıı

Girdin şehre
Bal akan bir ırmak içinde
Siyah tüller sevinçli haykırışlar
Yaslı çıglıklar ile
Lirik bir sarkı gibi
Güneş şehrin karşısında batmakta idi
O kızıl parıltılar saçların
O kanlı güneş aşkın gerçek yüreğiydi

ııı

Gecemin etinde yıldız yıldız evler
Gümüş sokaklar çıplak periler
Yazgısına diklenen bilge devler
Bileklerinden sağdığı şarapla
Bir intihar kadar sarhoş
Bir gözün altındaki yeraltı kenti
Senin tenin kadar derin şimdi
Ve gece kara danteller işlemekte derin tene
Dantellerde şehvetin günah kıyıları
Şehvet, tanrının tek sevabı

ıv

Dumanlar altında bir şehir etin
Kendimi hala alevler içinde yaratıyorum

Şubat 2000-Ocak 2001

Çağatay Tanrıkulu

17 Şubat 2008 Pazar

sokakta bir rüzgara yazılanlar -4-

bir camın önünde beni düşünen kadın, uzaklarda seni ısıtmak için cehennem gibi yanıyorum... ateşten kızgın tellerle ısındım dün uykumda...
şüphesiz ki seni severim ve sığınırım gölgene; gölgen aklıma düşen yıldırımlar gibi çarpmaktadır.
şüphesiz ki senle doluyum ve sana senle gelirim, yok ki bende senden başka bir şey.
bir camın önünde beni düşünen canım efendim! yine şüphesiz ki dünyanın bütün camlarının önünde seni düşüneceğim ta ki tüm camlar kristallere ayrılana kadar, ta ki ben -sanki sahici bir cam gibi- kristallerime ayrılana kadar...

sokakta bir rüzgara yazılanlar -3-

bugün pazar sen yoksun... "Bugün pazar-ı aşktır muhtaç olan candan geçer" nasıl muhtacım sana!..
kadın! düş sözcüklerimin peşine, ki bundan hiç yorulmam demiştin ve sen peşindeyken biter mi hiç onlar!..
bugün pazar, zor birgün. kalbimi değdiririm yokluğuna her sefer, kalbim attıkça sana dokunurum. özlerim seni: lapa lapa yağan karlar gibi, bir kuytuda biriken yağmur taneleri gibi!..
şehrin en kuytu köşelerinde gezerim inadına, sen başka adreslerdesin. şehrin en kuytu yerinde yürümekten soluksuz kalınca, yaslanırım duvara, bir şarkı söylenir benim içimde: BREATHE ME!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

sokakta bir rüzgara yazılanlar -2-

ne kitap sayfasından çıktım ne kitap sayfasına girerim, en güzel kadının kalbindeyim en güzel kadın kalbimde!..
aklım mahşer yeri, aklım cehennem... geçerim kadınımla beraber cehennemden: bir elim kolunda bir elim cebimde, sigaramız hep yanar,,, kalmam arafta aptallar gibi, yerimi bilirim giderim en dibine aşkın!

sokakta bir rüzgara yazılanlar -1-

beni düşün: aklına her geldiğimde seni düşündüğümü düşün...
beni düşün: kötü şeyler getirme aklına, dünyanın bir tarafında ellerim ceplerimde yürüyorumdur yüzünle -hüzünle-...
beni düşün: otobüsler sıkışık olduğunda, insanlar seni sıktığında, her tenefüste... sana binlerce kilometre uzaktan bakıyorumdur.

seni düşünmek güzel: nazım'ın bir şiiriyle ilk defa karşılaşmaktan daha güzel, yeryüzünün en eski şarabını içmekten daha güzel, kalp ameliyatı geçirip masadan sapasağlam kalkmaktan daha güzel...

seni düşünmek: gerekli, muhteşem, aydınlık, uzun, inanılmaz, vazgeçilmez, oksijen, ekmek, su, şarap, her şey, her saat, tüm sokaklar...

beni düşün: her saniye seni seviyorumdur...

9 Şubat 2008 Cumartesi

Kapılar...

tüm kapılar üstüne kapandığında tanrıya benzer bir ses çıkarır yalnızlık. görünmez olur uzak ufuklar ve unutursun sesinin neye benzediğini çünkü artık tüm kapıları üstüne kapatmışlardır... akıyorsa yürekteki o korkunç cerahat, fayda yoktur artık düşüncenin külünden. Biliyorsun ki kapıları üstüne sen kapattın ben her ne kadar başkalarının kapattığından bahsetsem de. dedin ki: akan pis bir ırmaksa insanlık kör bıçakla bilekleri doğramak, bu ırmakta doğurmak ve doğrulmaktan daha dürüstçedir.